Soyadın değiştirilmesi için yargı yolu kullanılmalı ve kişiler Asliye Hukuk Mahkemelerinde soy isim değiştirme davası açmalıdır. Bu davada ise kişiler soyadlarının hangi gerekçeye dayalı olarak değiştirileceğini belirtmeli ve mahkemece bu nedenin haklı bir neden olup olmadığı değerlendirilmelidir. Soy isim değiştirme davalarına yönelik olarak daha önce detaylıca incelediğimiz bu konuya ilişkin yazımızı okuyarak bilgi alabilirsiniz. İlgili yazı için : Soy isim Değiştirme Davası.

soyisim değişikliği

Velayet Sahibi Anne Tarafından Çocuğun Soyadının Değiştirilmesi

Günümüzde birçok evlilik boşanma ile sonuçlanmakta ve çocukların velayetleri %90 %95 oranında anneye verilmektedir. Evlilik birliğinin sona ermesiyle birlikte anne ve baba arasındaki uçurum artmakta ve bu husus da çocuğa sirayet etmektedir. Hal böyleyken anne ile birlikte yaşayan çocuk soy isim farklılığı yaşamakta ve bu da yaşantısını etkileyebilmektedir. Gerek baba ile görüşüp görüşmeme durumları, gerekse de annenin çocuğu ile kendi soyadı arasındaki farklılığı gidermesi bir ihtiyaç olarak doğmaktadır. Peki velayet sahibi olan anne, çocuğuna kendi soyadını verebilir mi ? Velayetin kendisinde olması çocuğun soyadını değiştirmede yeterli midir ?

Yargıtay, daha önce vermiş olduğu kararlarda velayet sahibi olan annenin herhangi bir şekilde kendi soyadını çocuğuna veremeyeceği görüşündeydi. Hatta bir dosyada anne kendi soyadının verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise her iki soy ismi birlikte kullanmasına karar verilmesini istemesine rağmen Yargıtay bu talepleri reddetmiş ve çocuğun soyadının 18 yaşına kadar babanın soyadına bağlı olduğu, babanın soy ad değiştirmedikçe çocuğun da soyadının değişmeyeceği ve velayet sahibi olmanın herhangi bir etkisinin olmayacağını karara bağlamıştır.

Çocuğun Anne Soyadını Almasında Anayasa Mahkemesi Kararı

Anayasa Mahkemesi Haziran/2015 tarihinde önüne gelen bir dosyada velayet sahibi annenin çocuğuna kendi soyadını vermesi amacıyla açmış olduğu davada davanın reddedildiğini görmüş ve ilgili konuyu başvuru neticesinde incelemeye almıştır. Yukarıda bahsettiğimiz üzere Yargıtay çocuğun soyadının baba ile kesin ilişkili olmasını Soyadı Kanunu’nun 4. maddesine bağlamaktadır. Bu maddede çocuğun soyadının babasının soyadını veya babasının seçeceği soyadını alacağı düzenlenmiştir. Her ne kadar düzenleme bu şekilde olsa da 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal etmiştir ve çocuğun soyadının baba ile ilişkisi kesilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin incelemiş olduğu Hayriye Özdemir davasında da görüleceği üzere Diyarbakır 5. Asliye Hukuk Mahkemesi davanın kabulüne karar vermiş fakat dosya temyiz edilerek ilgili karar Yargıtay’da onanmasına rağmen karar düzeltme talebiyle birlikte ret kararı verilmiştir ve başvurucu Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunmuştur. Anayasa Mahkemesi ise değerlendirmesini şu şekilde gerçekleştirmiştir :

Anayasa Mahkemesinin Değerlendirmesi 

Velayetin reşit olmayan çocukların bakım ve gözetimi konusunda anne ve babaya verilen hak ve yükümlülüklerden oluşan bir müessese olduğunu, bu bağlamda anılan müessesenin çocuğun bakımı, eğitimi, temsili, mal varlığının yönetimi ve menfaatlerinin korunması için hukuki bir temel oluşturduğunu belirten Anayasa Mahkemesi; başvurucunun, velayet hakkı tevdi edilen çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin, velayet hakkı ve bu kapsamdaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğundan Anayasa’nın 20. maddesi kapsamında ele alınması gerektiğini ifade etmiştir. (Bu değerlendirme www.anayasa.gov.tr adresinden alınmıştır))

Kararda, velayet hakkı ve bu bağlamdaki yetkilerin kullanımı da dâhil olmak üzere cinsiyetler arası eşitlik ve cinsiyete dayalı ayrımcılıkla ilgili hususların insan hakları ile ilgili birçok uluslararası hukuk belgesinde de yer aldığı, 2525 sayılı Soyadı Kanunu’nun evliliğin feshi veya boşanma hâllerinde anasına tevdi edilmiş olsa bile çocuğun, babasının seçtiği veya seçeceği adı alacağını belirten hükmünün, 8/12/2011 tarihli kararla Anayasa’nın 10. ve 41. maddelerine aykırı görülerek iptal edildiği, bunun yanı sıra Türk hukukunda ad ve soyadın belirli nedenlere dayanılarak değiştirilmesine imkân tanındığı, bu bağlamda 4721 sayılı Kanun’un 27. maddesinde adın değiştirilmesinin haklı sebeplere dayanılarak talep edilebileceğinin düzenlendiği belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesine göre, velayeti altındaki çocuğun soyadının değiştirilmesine ilişkin davanın reddi, başvurucunun aile hayatına saygı hakkına bir müdahale oluşturmaktadır.

Hak ve özgürlüklerin yasayla sınırlanması ölçütünün anayasa yargısında önemli bir yere sahip olduğunu ve bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün mevcut olup olmadığının tespiti gerektiğini ifade eden Mahkeme, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasına ilişkin kanunların aynı zamanda maddi bir içeriği de gerektirdiğini belirtmiştir.

Yasal düzenlemenin içerik, amaç ve kapsam bakımından belirli ve ilgililerin hukuksal durumlarını algılayabilecekleri açıklıkta olması gerektiğini vurgulayan Mahkeme, ilgili kuralın uygulayıcıya belirli ölçüde takdir alanı sunması mümkün olmakla birlikte, etkin bir temel hak korumasının sağlanabilmesi için müdahaleye temel alınan kuralın lafzı ve yorumunun asgari bir kesinliği sağlaması gerektiğini hatırlatmıştır. Mahkemeye göre, yorum yöntemleriyle belirlenebilir kavramların kullanılması mümkün olmakla birlikte, kanun hükmünün uygulanmasında yeknesaklığın sağlanmamış olması belirsizliğin bir göstergesi olarak kabul edilebilir.

Anayasa Mahkemesinin görevinin, söz konusu yorum ve uygulamanın Anayasa’ya uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunun vurgulandığı kararda, başvuruya konu müdahalenin dayanağı olarak gösterilen “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin; (…) soyadını taşır. Ancak, ana önceki evliliğinden dolayı çifte soyadı taşıyorsa çocuk onun bekârlık soyadını taşır.” şeklindeki hükmün, boşanma sonrası çocuğun velayeti verilen kişiler tarafından, somut başvuruya benzer mahiyette davalara konu edildiği, bu davalarda genellikle kanuniliğin tartışma konusu yapıldığı ve farklı hukuksal yorumların söz konusu olduğu ifade edilmiştir.

Sonuç olarak boşanma sonrası velayeti anneye verilen çocuğun soyadının değiştirilmesi hususunda açık bir düzenlemenin bulunmaması ve farklı yargı kararları verildiği dikkate alındığında, başvuruya konu müdahalenin dayanağı olarak gösterilen kuralın, başvurucunun velayeti altındaki çocuğun soyadının değiştirilmesi talebinin reddedilmesi şeklindeki müdahale bağlamında belirlilik şartını sağlamadığı ve bu yönüyle müdahalenin kanunilik unsurunu taşımadığı belirtilerek Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin Kararı İçin Tıklayınız : www.anayasa.gov.tr 

Velayet Sahibi Annenin Çocuğuna Kendi Soyadını Vermesi

Görüldüğü üzere 2011 yılında iptal edilen madde ile velayet sahibi annenin çocuğuna kendi soyadını verebilmesinin önü açılmış olup 2015 tarihli Anayasa Mahkemesi kararıyla bu husus kesin olarak çözüme kavuşmuştur. Velayet sahibi olan anne, çocuğuna kendi soyadını verebilecektir.