İş güvencesi, işçinin işveren karşısında korunmasını sağlayan, bu korumayı ise işçinin çalışma hakkının ve keyfi fesihlere ilişkin konularda gerçekleştiren kurumdur. Nitekim günümüzde işverenler keyif bir şekilde işçileri çıkarmakta, işçilerin hak ve alacaklarını almalarının önüne geçmek için keyfi davranışlar sergilemektedirler. İşbu nedenle iş güvencesi işçiler için bir teminat niteliği taşımaktadır. Bu teminat bünyesinde ağırlıklı olarak şu hususları içerir :

  • İşçinin işini güvence altına alır
  • İş sözleşmesinin keyfi olarak feshedilmesini engeller
  • İşverenin fesih hakkını sınırlar
  • Feshin işçi üzerindeki ekonomik ve sosyal olumsuzluklarını bertaraf eder
  • İş ilişkisine süreklilik kazandırır
işçi avukatı

İş güvencesi; işçi ile işveren arasındaki iş ilişkisinin süreklilik arz etmesine hizmet ederken bu sürekliliğinin hiç bitmeyeceği anlamı taşımamaktadır. Nitekim tarafların sözleşmeyi feshedecek hareketler yapması ve sözleşmenin feshine neden olacak uygulamalarda bulunmaları tabii ki İş Kanunu çerçevesinde iş sözleşmesinin feshi nedenini doğuracaktır.

İŞ GÜVENCESİNDEN YARARLANMA ŞARTLARI

İş güvencesinden yararlanmak için kanunun aradığı bazı şartlar mevcuttur. İş Kanunun 18. maddesi feshin geçerli sebebe dayandırılmasını düzenlerken bir yandan da iş güvencesinin çerçevesini de belirlemiştir. İş Kanunu’nun 18. maddesine göre

30 veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır’ (İş Kanunu’na buradan ulaşabilirsiniz)

denilerek iş güvencesinin kapsamı belirlenmiştir. Buna göre bir işçinin iş güvencesi kapsamına girip girmediği konusunda şu şartları sağlaması gerekmektedir :

  1. İş yerinin 30 veya daha fazla işçi çalıştırması
  2. İşçinin İş Kanunu veya Basın İş Kanunu anlamında işçi olması
  3. İşçinin belirsiz süreli iş sözleşmesi ile çalıştırılması
  4. İş sözleşmesinin işveren tarafından feshedilmesi
  5. İşçinin en az 6 aylık kıdeminin olması
  6. İşçinin, işveren vekili olmaması

Bu şartlar sağlandığı takdirde ; işveren, iş sözleşmesinin feshini gerçekleştirdiği zaman, sözleşmesi feshedilen işçi iş güvencesine bağlı hükümlerden yararlanabilecektir. Bu şartları incelemek gerekirse :

a. İş Yerinin 30 Veya Daha Fazla İşçi Çalıştırması

İş güvencesinden yararlanabilmek için öncelikli olarak işyerinin belirli şartları taşıması gerekmektedir. Nitekim iş güvencesi hususu tüm iş yerleri için uygulanabilir bir kurum değildir. İş Kanunu’nun 18. maddesinin ilk fıkrasına göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran iş yerleri iş güvencesi kapsamına alınacaktır. Buna göre 30 işçi altı işçi çalıştıran iş yerlerinde iş güvencesi hükümleri uygulanamayacaktır.

Bu düzenleme kanımızca Anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmekte ve 30’dan az işçi çalıştıran işyerlerindeki işçilerin hakları bakımından sıkıntılar çıkarmaktadır. Nitekim bugün ülkemizde sigortalı olarak çalışan kimselerin %70’i iş güvencesi hükümlerinden faydalanamamaktadır. Her ne kadar kanun koyucu, işverenlerin böylesine bir yükü kaldıramayacağını düşünerek böyle bir düzenlemeye gitse de gerek Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık gerekse de İş Kanunu’nun işçiyi koruma güdümlü olarak düzenlenmesi bakımından çelişkiler içermektedir. İşbu nedenle bu eşitsizliği barındıran düzenlemenin daha çok işçiyi düşünerek alt bir limite çekilmesi ve ülke genelinde iş güvencesinden yararlanan işçilerin sayısının arttırılması gerektiği kanaatindeyiz.

Peki bir işyerinin birden fazla kolu var ise toplam işçi sayısı nasıl hesaplanacaktır ? Şayet bir işverenin aynı işkolunda birden fazla işyeri var ise toplam işçi sayısı esas alınmalıdır. Nitekim bu iş yerlerinin aynı ilde yer alması da gerekmemektedir. Hatta Yargıtay’a göre aynı işkoluna dahil olup yurtdışında çalışan işçilerin sayısı da toplam işçi sayısı hesaplanırken dikkate alınmalıdır. Örneğin ; aynı iş kolunda yer almak koşuluyla Mersin ilinde 10 işçisi, Hamburg kentinde 12 işçisi ve aynı işkolunda İstanbul’da 10 işçisi yer alan bir işyerinde toplam işçi sayısı 32 olarak hesaplanacak ve tüm işçiler iş güvencesinden yararlanabilecektir. Bunun yanı sıra bu işçilerin aynı işverene bağlı olması koşulunun da sağlanması gerekmektedir. Buna göre tüm şartları sıralamak gerekirse ;

  • İşçiler aynı işverene bağlı çalışmalı
  • İşçiler aynı iş kolunda çalışmalı
  • İşçilerin toplam sayısı 30 veya daha fazla olmalı

b. İşçinin İş Kanunu veya Basın İş Kanunu Çerçevesinde İşçi Olması

İş güvencesinden yararlanabilmek için, işçinin İş kanunu veya Basın İş Kanunu çerçevesinde işçi sayılması gerekmektedir. İş Kanunu dışında kalan kamu görevlileri veya kamuda görev yapan sözleşmeli personeller iş güvencesinden yararlanamayacaktır. Bunun yanı sıra İş Kanunun 4. maddesinde kanunun kapsamı dışında bırakılan çalışanlar da iş güvencesi kapsamına dahil değildir. İş Kanunun 4. maddesinde İş kanunu kapsamı dışında bırakılan iş ve işler şunlardır :

  • Kıyılarda veya liman ve iskelelerde gemilerden karaya ve karadan gemilere yapılan yükleme ve boşaltma işleri,
  • Havacılığın bütün yer tesislerinde yürütülen işler,
  • Tarım sanatları ile tarım aletleri, makine ve parçalarının yapıldığı atölye ve fabrikalarda görülen işler,
  • Tarım işletmelerinde yapılan yapı işleri,
  • Halkın faydalanmasına açık veya işyerinin eklentisi durumunda olan park ve bahçe işleri,
  • Deniz İş Kanunu kapsamına girmeyen ve tarım işlerinden sayılmayan, denizlerde çalışan su ürünleri üreticileri ile ilgili işler.

İş güvencesi kapsamına Basın İş Kanunu’na tabi çalışanlar da İş Kanunu’nun 116. maddesine binaen dahil edilmiştir. İş Kanunun 116. maddesi şu şekildedir :

‘13.6.1952 tarihli ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 6ıncı maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

İş Kanununun 18,19,20,21 ve 29uncu maddesi hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.’

Bu madde ile birlikte Basın İş Kanunu’na tabi olarak çalışanlar da iş güvencesi kapsamına dahil edilmiştir.

c. İşçinin Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi İle Çalışıyor Olması

İş güvencesinden yararlanmak için işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesine tabi olarak çalıştırılıyor olması gerekir. Nitekim İş Kanunun 18. maddesinde de özellikle belirsiz süreli iş sözleşmesine tabi işçiden bahsedilmiştir. Yargıtay da kararlarında bu hükme tabi kalarak hüküm kurmuş ve belirli süreli iş sözleşmesine tabi işçileri iş güvencesinden yararlandırmamıştır.

d. İş Sözleşmesinin İşveren Tarafından Feshedilmesi

 İş güvencesinin amacı, işçiyi işverenin keyfi fesihlerine karşı korumaktı. Bu hususa binaen işçilerin iş sözleşmesinin keyfi olarak feshedilmesi hususunda iş güvencesi devreye girecek ve işçiler bu haklarını etkili bir biçimde kullanacaklardır. İş sözleşmesinin işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi gerekmektedir. Nitekim tarafların anlaşarak iş sözleşmesini sonlandırmaları halinde iş güvencesi hükümleri uygulanamayacaktır. Bununla birlikte iş sözleşmesinin işçi veya işveren tarafından haklı olarak feshedildiği veya işçi tarafından haklı/haksız feshedildiği durumlarda işçi yine iş güvencesi kapsamı dışında kalacaktır.

e. İşçinin En Az 6 Aylık Kıdeminin Olması

İş güvencesinden yararlanacak işçilerin en az 6 aylık kıdeminin olması gerekmektedir. Peki kıdem süresi ne zaman işlemeye başlayacaktır ? Kural olarak işçinin işe başladığı tarih kıdem süresinin işlemeye başladığı tarihtir. Fakat bazı durumlarda kıdem süresinin başladığı tarih değişmektedir. Örneğin ; işe başlama tarihi belli olan fakat hastalık vb. nedenlerle işe başlayamayan işçinin kıdem başlangıç tarihi yine işe giriş tarihi olacaktır. Bununla birlikte fiili olarak işe başlanan tarihin esas alınması gerektiği açıktır. İşçinin sağlık sigortasının başladığı güne dayanarak kıdemin işlemeye başladığı günü hesaplamak hatalı olacaktır.

İşçinin izin süreleri ve grev-lokavtta geçen süreleri de kıdem sürelerine dahil edilecektir. Bununla birlikte bir işçinin, aynı işveren altında çalıştığı fakat farklı iş kollarında görev aldığı süreler de birleştirilerek kıdem süresi tayin edilecektir. Burada aynı iş kolunda çalışma şartı söz konusu değildir.

f. İşçinin İşveren Vekili Olmaması

İşveren vekili; bir işletmenin bütününü sevk ve idare eden kişi olarak tanımlanabilir. Buna binaen işten çıkarılan işçinin iş güvencesi hükümlerinden faydalanması için işyerinde böyle bir statüde olmaması gerekmektedir. Burada kıstas, bir işçiyi işe alıp işten çıkarmadır. Şayet bir işçinin böyle bir yetkisi söz konusu ise burada işveren vekilliğinden bahsetmek yerinde olacaktır.

Sonuç

İş güvencesi, yukarıdaki şartların sağlanması halinde işçiye sözleşmesin feshine ilişkin usulsüzlüklerde hak kazanımı sağlayacak ve işverenlerin keyfi fesihlerine karşı hukuki yol bahşedecektir. Nitekim iş sözleşmesi haksız olarak feshedilen işçi, bunun üzerine işe iade davası açabilecek ve işe yeniden alımı için hukuki süreci başlatacaktır. Bununla birlikte işe iade davasını kazanan işçi buna rağmen işe başlatılmamışsa işveren 4 ila 8 aylık maaşı oranında tazminat ödemeye mahkum edilecektir. İşbu nedenle işçinin haklarını korumak ve iş ilişkisinin yasal zemine oturtulması bakımından iş güvencesi önem arz etmektedir. Dileğimiz ise iş güvencesi şartlarının tüm işçileri kapsayacak bir şekilde kanunlara bağlanması olup ulusal olarak tüm işçilerin iş güvencesinden faydalanmasıdır.

İşe İade Davası İçin Tıklayınız.