İş kazası, çalışma yaşamında meydana gelen ve iş hayatının riskini bünyesinde barından durumdur. Günümüzde sanayi kollarında işçilerin can güvenliğini riske atabilecek pek çok olgu mevcuttur. Bu olgulara karşı gerekli önlemlerin alınması zorunluluğunun yanı sıra işçilerin bireysel olarak da öncelikli olarak iş sağlığına önem vermeleri gerekmektedir. Nitekim bugün iş kazası sıkça karşılaşılan bir hadise olup işverenler bu hususta ağırlıklı olarak sorumludurlar. Türkiye’de 2002 yılında iş kazası neticesinde ölen işçi sayısı 872 iken bu sayı 2006 yılında 1592 olmuş ve günümüze kadar bu sayı artarak gelmiştir. İşbu nedenle burada iş kazası geçiren bir işçinin, bu kaza neticesinde haklarının neler olduğunu ve iş kazası kavramının ne olduğunu kısaca izah edeceğiz.

iş kazası

İŞ KAZASI SAYILAN HALLER

İş güvenliği açısından bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için bazı şartlar gerekmektedir. Öncelikli olarak meydana gelen kazanın yapılan iş ile alakalı olması yani işyeri ile alakasının olması gerekmektedir. Bunun yanı sıra iş kazası bakımından üç farklı değerlendirme yapmak yerinde olacaktır. Nitekim Sosyal Güvenlik Hukuku kapsamında üç farklı bileşenimiz mevcuttur. Bunlar ; SSK, Bağ-kur ve Emekli Sandığı’dır. Hal böyleyken iş kazası hükümlerinin uygulamasında da ayrımlar söz konusu olacaktır. Buna göre ;

İş kazası sayılan hallere ilişkin detaylı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

İş Kazası Kapsamında Bulunan Sigortalılar

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4. maddesine göre ; iş kazası kapsamında sayılacak sigortalılar şunlardır :

  • İşçiler
  • İşçi sendikaları ve konfederasyonları ile sendika şubelerinin başkanlıkları ve yönetim kurullarına seçilenler
  • Bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılan ; film, tiyatro, sahne, gösteri, ses ve saz sanatçıları ile müzik, resim, heykel, dekoratif ve benzeri diğer uğraşları içine alan bütün güzel sanat kollarında çalışanlar ile düşünürler ve yazarlar,
  • Mütekabiliyet esasına dayalı olarak uluslar arası sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülke uyruğunda olanlar hariç olmak üzere, yabancı uyruklu kişilerden hizmet akdi ile çalışanlar,
  • 2/7/1941 tarih ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre çalıştırılanlar,
  • 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzı sıhha Kanununda belirtilen umumi kadınlar,
  • Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen kurslarda usta öğretici olarak çalıştırılanlar, kamu idarelerinde ders ücreti karşılığı görev verilenler ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (C) bendi kapsamında çalıştırılanlar

Yukarıda sayılan iş ve iş kollarına bağlı olarak görev yapan işçiler iş kazası kapsamındadır. Fakat iş kazası kapsamında sayılacak iş ve iş kolları sadece bununla da sınırla değildir. Nitekim yukarıda verdiğimiz iş ve iş kolları Tam Sigortalı Sayılanlar bakımından önem arz etmektedir. Peki kısmen SSK’lı sayılanlardan hangileri iş kazası hükümlerinden faydalanabilirler ?

iş kazası avukatı

Kısmen SSK’lı olup da iş kazası hükümlerinden faydalanacak iş ve iş kolları 5510 sayılı kanunda şu şekilde belirtilmiştir :

  • Hizmet akdi ile çalışmamakla birlikte, ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular,
  • 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası, meslek liselerinde okumakta iken veya yüksek öğrenimleri sırasında zorunlu staja tabi tutulan öğrenciler,
  • Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler
  • Ülkemiz ile uluslar arası sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurtdışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri.

İş Kanunu ve çerçeve kanunlarca düzenlenmiş olan Bağkur sistemine bağlı olan kişiler de iş kazası hükümlerinden faydalanırlar.

İş kazası hükümlerinden faydalanacak olan Bağkurluları şu şekilde sıralayabiliriz :

  • Köy ve mahalle muhtarı seçilenler,
  • Ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar,
  • Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olanlar,
  • Kolektif şirketlerin ortakları,
  • Limited şirketlerin ortakları,
  • Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları,
  • Adi komandit şirketlerin komandit ve komanditer ortakları,
  • Donatma iştiraki ortakları,
  • Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları,
  • Tarımsal faaliyette bulunanlar,
  • Jokey ve antrenörleri. (6132 s. At Yarışları Hakkında Kanuna tabi olmalıdırlar)

Yukarıda sayılanlar iş kazası hükümlerinden faydalanırlar. Fakat iş kazasına tabi sigortalılar dışındaki diğer sigortalılar ve sigortalı sayılmayanlar kesinlikle iş kazası hükümlerinden  faydalanamayacaklardır.

İŞ KAZASININ ŞARTLARI

Bir kazanın iş kazası sayılabilmesi her halde mümkün olmamaktadır. Nitekim iş kazası, farklı hükümleri olan bir husus olup gerek işveren ve işçi gerekse de Kurum ve Bakanlık açısından önem arz etmektedir. Nitekim iş kazası neticesinde işçi ve işveren ihtilafa düşebilmekte, işçi için geri kalan yaşantı zora girebilmektedir. İşbu nedenle hangi hallerde iş kazasından bahsedileceği yerinde olacaktır. Buna göre bir olayın iş kazası sayılabilmesi için şartlar şunlardır :

  • Kazayı geçiren kişi sigortalı olmalı,
  • Kaza işyerinde veya işyeri sayılan yerlerde meydana gelmeli,
  • Kaza, işveren tarafından yürütülen iş nedeniyle meydana gelmeli,
  • Kaza neticesinde sigortalı, ruhen veya bedenen bir zarara uğramalı,
  • Zarar ile kaza arasında illiyet bağı olmalı.

Görüldüğü üzere bu şartların sağlanması halinde bir iş kazasından söz etmek yerinde olacaktır. Her ne kadar yukarıda ikinci maddede ‘işyerinde veya işyeri sayılan yerlerde meydana gelmeli’ desek de bu husus daha farklı bir uygulama ile hukuk düzenimizde yer almaktadır. Nitekim işveren tarafından servis ile toplu taşıma hizmeti veriliyorsa bu araç içerisinde meydana gelecek kazalarda dahi işveren sorumlu olmakta ve iş kazası kapsamına alınmaktadır.

İŞ KAZASI BİLDİRİMİ VE SÜRECİ

İş kazasının meydana gelmesiyle birlikte gerek işçi gerekse de işveren açısından bazı yükümlülükler ortaya çıkacaktır. Kanun koyucu, iş kazası ile birlikte durumun gereklerini yerine getirmesi için özellikle işverene bildirim zorunluluğu getirmiştir. Nitekim kanun koyucu iş kazaları için birçok yasal düzenleme getirmiştir. Buna binaen 4857 Sayılı Kanunun 77. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir :

İş kazası halinde yapılacak işlemleri değerlendirdiğimiz yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.

‘… İşverenler, işyerlerinde meydana gelen iş kazasını ve tespit edilecek meslek hastalığını en geç iki iş günü içinde yazı ile ilgili bölge müdürlüğüne bildirmek zorundadırlar …’

Görüldüğü üzere İş Kanunu’nun 77. maddesi gereğince bildirim iki iş günü içerisinde yapılmalıdır. İş kazasının veya meslek hastalığının meydana gelmesiyle birlikte işveren, bu bildirimi iki iş günü içinde işyerinin bağlı bulunduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü’ne bildirmek zorundadır. İşveren, bu bildirimi muhakkak yazılı olarak yapmakla yükümlüdür.

İş Kanunu’na buradan ulaşabilirsiniz

İŞ KAZASINI BİLDİRMEMENİN YAPTIRIMI NEDİR ?

Bir iş yerinde meydana gelen iş kazasının bildiriminin yapılması gerekliliğinden yukarıda bahsetmiştik. Peki iş kazasını bildirmezsek ne olur ? Şayet işveren, işyerinde meydana gelen iş kazasını veya meslek hastalığını ilgili kurumlara bildirmezse İş Kanunu’nun 105. maddesinde bahsi geçen idari para cezaları uygulanacaktır. (Bkz: İş Kanunu)

İŞ KAZASININ BİLDİRİM SÜRELERİ

İş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesiyle birlikte işveren, kanunkoyucu tarafından birçok yükümlülüğü üstlenmiştir. İşbu nedenle işveren, bu iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesiyle birlikte derhal harekete geçmeli ve yasanın uymakla yükümlü kıldığı hususları yerine getirmelidir. İş kazasının bildirimine ilişkin süreler şu şekildedir :

  • SGK kapsamında sigortalı sayılanların iş kazası geçirmeleri halinde ; bağlı olunan kolluk kuvvetlerine durum derhal haber verilmeli, SGK’ya ise kazadan sonraki üç iş günü içinde haber verilmelidir.
  • Yurtdışında çalışan Türk vatandaşların iş kazası geçirmeleri halinde bildirim, kolluk kuvvetlerine derhal yapılmalıdır. SGK’ya ise kazadan sonraki üç iş günü içinde haber verilmelidir.
  • Şayet iş kazası, işverenin kontrolü dışında bir yerde gerçekleşirse, kuruma bildirim iş kazasının öğrenildiği andan itibaren üç gün içerisinde yapılmalıdır.
  • Kara, deniz, hava ve benzeri ulaşım araçlarında görev alan işçilerin iş kazası geçirmeleri halinde bildirim, ilgili aracın Türkiye’ye dönmesinden sonraki üç gün içerisinde yapılmalıdır.

İŞ KAZASI HALİNDE İŞÇİNİN HAKLARI

İş kazası geçiren işçiler yasaların kendilerine sağlayacağı imkanlardan faydalanacaklardır. Nitekim iş kazası geçirmiş bir işçi belki artık o iş kolunda görev alamayacak belki de hayatı boyunca hiçbir işte istihdam edilemez hale gelecektir. Yine işçi belki de uzun bir süre tedavi altına alınacak ve o süreçte çalışamayacaktır. Bu durumda gerek işçi gerekse de bakmakla yükümlü olduğu kişiler için süreç daha da zorlaşacaktır. İşbu nedenle İş Kanunu ve Sosyal Güvenlik Kanunu işçilere bu durumlarda bazı haklar tanımış ve işçilerin ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin hayatlarını idame ettirebilmeleri için bazı haklar sağlanmıştır. İş kazası halinde işçinin hakları şunlardır :

  • Geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi,
  • Ölen sigortalının hak sahiplerine ödenek bağlanması,
  • Ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi,
  • Gelir bağlanan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi.

Geçici İş Göremezlik Geliri (Ödeneği)

İş kazasının meydana gelmesiyle birlikte işveren ve işçi tarafından bazı usuli işlemlerin yerine getirilmesiyle birlikte Kurum, meydana gelen olayın iş kazası olup olmadığını değerlendirecektir. Sigortalının, geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmesi için öncelikle meydana gelen olayı iş kazası olarak nitelendirmesi gerekir. Kurumun, meydana gelen olayı iş kazası olarak değerlendirmesinin ardından Sağlık Kurulundan alınacak istirahat raporu ile geçici iş göremezlik ödeneğine hak kazanılacaktır.

Sürekli İş Göremezlik Geliri (Ödeneği)

Sürekli iş göremezlik geliri, yine yukarıda bahsettiğimiz süreç işledikten sonra kaza geçiren işçideki iş gücü kaybına bağlı bir husustur. Nitekim iş kazası veya meslek hastalığı neticesinde yetkili Sağlık Kurulundan alınan raporlar doğrultusunda meslekte kazanma gücü %10 oranında azalma tespit edilen işçiye sürekli iş göremezlik geliri bağlanacaktır. Bununla birlikte sigortalının sürekli iş göremezlik gelirinden faydalanabilmesi için her türlü prim ve sgk borcunun ödenmiş olması gerekmektedir. Aksi takdirde prim borçları ödenmemiş bir sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanamayacaktır.

Ölüm Geliri (İş Kazası Sonucu Hak Sahiplerine Ölüm Aylığı Bağlanması)

Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı geçirmesi neticesinde ölümü söz konusu olmaktadır. Nitekim yukarıda verdiğimiz istatistiklere göre her geçen yıl iş kazası neticesinde ölen işçilerin sayısı artmaktadır. İşbu nedenle işçinin iş kazası neticesinde ölmesi halinde geriye kalan hak sahipleri ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler sigortalının desteğinden yoksun kalacaklardır. Burada da işveren ve kurumun sorumluluğu devreye giderek hak sahiplerinin mağduriyetlerinin giderilmesi gerekmektedir. İşbu nedenlerle iş kazası veya meslek hastalığı neticesinde ölümün gerçekleşmesi halinde hak sahiplerine ölüm aylığı yani ölüm geliri bağlanmaktadır.

Evlenme Ödeneği

İş kazası veya meslek hastalığı neticesinde ölen sigortalı işçinin hak sahiplerinin ölüm geliri aldığından bahsetmiştik. Ölüm geliri alan hak sahibi kız çocukları evlenme ödeneğinden faydalanabilmektedirler. Nitekim evlilik dolayısıyla ölüm geliri kesilecektir. İşbu nedenle hak sahibi evlenecek kız çocuklarının başvurusu üzerine, almakta oldukları ölüm aylığının 2 yıllık toplam tutarı tek seferde hak sahibine ödenecektir.

Cenaze Ödeneği

İş kazası veya meslek hastalığı neticesinde ölüm halinde hak sahibi kişilere cenaze masraflarının karşılanması amacıyla cenaze ödeneği verilir. Sigortalının ölmesi halinde cenaze ödeneği öncelikli olarak eşe, eş yoksa çocuklarına, çocuklar da yoksa ölen sigortalının anne ve babasına, onlar da yoksa ölen sigortalıların kardeşlerine bu ödenek verilecektir. Şayet cenaze işlemleri tüm bu şahıslar dışındaki tüzel veya gerçek kişilerce karşılanmış ise masraflar belgelenmek kaydıyla bu şahıslara cenaze ödeneği verilebilecektir.

Ödeneklerde Zamanaşımı

Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığı geçirmesiyle birlikte birçok hak üzerinde işlem tesis edebileceğini beyan etmiştik. Nitekim iş kazası veya meslek hastalığı sonrasında işçinin ölümü ile diğer hak sahipleri de ölüm gelirine hak kazanmaktadırlar. Peki bu haklar ve alacaklar ne zaman sona erecektir ? 5510 sayılı kanun gereğince kısa vadeli sigorta kollarından kazanılan haklar, hakkın doğduğu tarihten itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. İşbu nedenle iş kazası geçiren işçiler veya meslek hastalığı geçiren işçiler haklarını 5 yıl içerisinde talep etmelidirler. Aksi takdirde zamanaşımına uğrayacak ve sigortalılar bu haklardan faydalanamayacaktır.

Sağlık Yardımı

İş kazası geçiren sigortalı işçiler için uygun koşullar sağlandığında sağlık yardımı da gerçekleştirilmektedir. Nitekim sigortalı olan işçilerin sağlık yardımları SGK tarafından karşılanmaktadır. Normal şartlarda sigorta imkanından faydalanılması için 30 günlük prim ödemesinin gerçekleştirilmiş olması gerekse de iş kazası halinde böyle bir şart söz konusu değildir. İş kazası geçiren işçi, işe yeni girmiş olsa da sigorta imkanlarından faydalanacaktır.

İŞ KAZASI HALİNDE İŞVERENİN SORUMLULUĞU ve YÜKÜMLÜLÜKLERİ

İş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesiyle birlikte işveren bazı işlemleri derhal bazı işlemleri ise süresi içerisinde yerine getirmelidir. Nitekim kanunun emredici hükümleri söz konusu olup işvereninin yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde yaptırımların olduğu düzenlenmiştir. İş kazası veya meslek hastalığı halinde işverenin yapması gereken işlemler şunlardır :

  • Kaza anında ilkyardım müdahalesi
  • İş kazasını Kuruma ve Kolluğa bildirme

İşverenin Sorumluluğu

İşverenin sorumluluğu, iş kazası veya meslek hastalığının nasıl ve ne şekilde meydana geldiği noktasında önem kazanmaktadır. Nitekim iş kazası veya meslek hastalığı işverenin kusuruyla meydana gelebileceği gibi işçinin kusuruyla da meydana gelebilir. Bu noktada temelde işçinin pek bir sorumluluğu olmamakta, yalnızca ödenek hususunda Kurum ile işveren arasında maddi anlaşmazlıklar önem taşımaktadır. Şayet işverenin kusuru ile iş kazasının meydana gelmesi halinde Kurum, gideler için işverene rücu edebilmektedir. Peki Kurum, işverene hangi hallerde rücu edebilecektir ? İş kazası veya meslek hastalığı ;

  • İşverenin kastıyla,
  • İşverenin güvenlik, sağlık vb. mevzuat hükümlerine aykırı davranmasıyla,
  • İşverenin suç sayılabilir hareketiyle

gerçekleştiği takdirde işverenin sorumluluğu doğmakta, Kurum yapılan giderler için işverene rücu davası açabilmektedir. Bunun haricinde Kurum, işverenin işçinin sigortasını başlatmaması halinde de giderler için işverene rücu edebilmektedir.

İş Kazalarında Kaçınılmazlık İlkesi Nedir ?

Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlarda sıkça ifade edilen kaçınılmazlık ilkesi yasa metnimizde de yerini almış ve içtihatlarda sıkça karşılaşılan ve eksikliği hissedilen bir husus yasa metnine dönüşmüştür. Peki kaçınılmazlık ilkesi nedir ? Kaçınılmazlık ilkesi, olay anında alınabilecek tüm önlemlerin mevzuatlar ve hayat şartları doğrultusunda alınmasına rağmen iş kazasının veya meslek hastalığının önünü geçememesi haline dair düzenlenmiş ilkedir. Burada iş kazasının gerçekleşmesinde üçüncü kişinin, işverenin veya bir başkasının kusuru halinde tazminat hususunun değişiklik göstereceğini söylemek yerinde olacaktır.

İş Kazalarında Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu

İş kazası veya meslek hastalığı üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmiş ve bu husus saptanmışsa Yüksek Mahkeme, sorumluluk için üçüncü kişilere Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde rücu edilebileceğini belirtmektedir.

İş Kazalarında Kusur Oranlarının Belirlenmesi

İş kazası halinde kusur oranlarının belirlenmesi önem taşımaktadır. Nitekim Kurum ve işveren arasındaki gider paylaşımı kusur oranlarının belirlenmesi halinde paylaşılacaktır. Bunun yanı sıra üçüncü kişinin kusuru da söz konusu olabilir. İşbu nedenle kusur tespiti çok büyük önem taşımaktadır.

Maluliyet ve ölümle neticelenen iş kazalarında kusur oranları mahkemelerce tesis edilecek ve rücu işlemleri mahkemece belirlenen kusur oranları üzerinden gerçekleştirilecektir.

Maluliyet ve ölüm haricinde neticelenen iş kazalarında ise denetim raporlarında verilen oranlar ve kaza tutanaklarında belirtilen hususlara göre kusur oranları belirlenecek ve rücu işlemleri buna göre gerçekleştirilecektir.

İş Kazası Neticesinde Maddi Manevi Tazminat Davaları 

İş kazası veya meslek hastalığı neticesinde kusur oranlarının belirlenmesi neticesinde işçiler maddi manevi kayıpları için ilgili mahkemede dava açabileceklerdir. Özellikle manevi tazminat davaları iş kazaları neticesinde sıkça açılan davalardır. Bu hususlara ilişkin makalelerimizin incelenmesi yerinde olacaktır : İş Kazası Halinde Maddi Tazminat ve Manevi Tazminat.