Tanıma ve tenfiz davaları, yurtdışında verilmiş ve kesinleşmiş mahkeme kararlarının ülkemizde uygulanmasına ve icra edilmesine imkan sağlamaktadır. Dayanağını Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’dan alan bu davaya ilişkin şartlar 52. maddede düzenlenmiş olup hukuki yararı olan herkes tanıma ve tenfiz davası açabilir. Bu nedenle yabancı vatandaşlar ve Türk vatandaşlığından çıkmış kişiler, dava açmakta hukuki yararları var ise tanıma ve tenfiz davası açabilirler.

MÖHUK’un 52. maddesine göre ”kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir” denilmektedir. Hal böyleyken bu davayı açarken dikkat edilmesi gereken nokta hukuki yararın olup olmadığıdır. Örneğin yurtdışında yaşayan ve annesi veya babası Türk olan lakin kendisi yabancı ülke vatandaşı olan kişiler, yine anne veya babası Türk olup da kendisi Türk Vatandaşlığından çıkan kişiler miras kalan mallar yönünden tanıma ve tenfiz davası açabilirler. Bu davayı açmakta hukuki yararları vardır.

Türk vatandaşlığından çıkmış olan kişiler ile yabancı ülke vatandaşı kişiler, bir Türk ile evli olabilir. Bu halde velayet kararları ile boşanmaya yönelik kararlar (boşanma, maddi manevi tazminat, nafaka, mal paylaşım vb.) bakımından tanıma ve tenfiz davası açabilirler. Bu davayı açmakta hukuki yararları vardır.

Ek olarak para alacağına ilişkin bir yabancı mahkeme kararının icrası için Türkiye’de işlem yapmak gerekebilir. Borçlunun malları Türkiye’de olabilir. Böyle bir durumda ülkemizdeki malların haczi için de tenfiz kararı gerekecektir. Bu nedenle yabancı ülke vatandaşı olan kişiler ile Türk vatandaşlığından çıkmış kişiler bu yönde de tanıma ve tenfiz davası açabilirler, davayı açmakta hukuki yararları vardır.

Tanıma ve tenfiz davasına ilişkin detaylı yazımızı okuyabilirsiniz : Tanıma Davası ve Tenfiz Davası

Yabancı ülke vatandaşlarının tanıma davası ve tenfiz davasını hangi hallerde açabileceklerine dair yazımızı okuyabilirsiniz : Yabancı Vatandaşların Tanıma ve Tenfiz Davası Açma Hakkı

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’a buradan ulaşabilirsiniz.

Türk Vatandaşlığından Çıkanların Tanıma ve Tenfiz Davası Açabileceğine Dair Yargıtay Kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2005/13577 Esas, 2005/16046 Karar, 21/11/2005 tarihli ilam :

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Davacı; Avusturya Leopoldstadt Bölge Mahkemesinden verilen boşanma kararının tenfiz ve tanınmasına karar verilmesini istemiştir.

Milletlerarası Özel hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Yasanın 34. maddesi; yabancı mahkemelerden, hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş olan ve o devlet kanunlarınca kesinleşmiş ilamların Türkiye’de icra alınabilmesinin verilecek tenfiz kararına bağlı olduğunu, 42. maddesi de; yabancı ilamın kesin delil ve kesin hüküm olarak kabul edilebilmesinin ilamın tenfiz şartlarını taşımasına bağlı olduğunu ancak; tanımada 38. maddenin (a) ve (d) bentlerinin aranmayacağını hükme bağlamıştır.

Yabancı mahkeme kararının ekinde mahkemece onaylanan çocukların velayetine kişisel ilişkiye, nafakaya ve malların paylaşımına ilişkin protokol bulunmaktadır. Yabancı ilam 4.9.2002’de kesinleşmiştir. İlam kesinleşmeden tarafların 12.12.2001’de Türk Vatandaşlığından çıkmalarına izin verildiği (403 Sayılı TVK.m.29) ve 5.8.2002 de de Türk vatandaşlığını kaybettikleri görülmektedir.

Mahkemece istek, tarafların Türk Vatandaşı olmaması, tanıma ve tenfizin şartlarının oluşmaması sebebiyle reddedilmiştir.

Yabancı mahkeme ilamlarının tanınması veya tenfizine karar verilebilmesi için, ilamın taraflarının veya en azından birinin Türk olmasına gerek bulunmamaktadır. Taraflar Türk olmasa bile ilamın tenfizini veya tanınmasını isteyebilirler.

10.6.2004 günlü Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönergesinin 96. maddesi; Türk Vatandaşlığı Kanununun 20. maddesi uyarınca Türk Vatandaşlığından çıkmalarına izin verilenler ile, vatandaşlığı kaybedenlerin artık kişisel hal değişikliklerine ilişkin evlenme, boşanma, ölüm ve benzeri nüfus olaylarının kütüklerine işlenmeyeceğini öngörmüş ise de idarece kayıtların kapatılmasının, tenfiz ve tanımaya karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği açıktır.

Davacının tenfiz ve tanıma kararı istemesinden miras, velayet, nafakalar, malların paylaşımı yönünden hukuki yararı bulunmaktadır. Bu açıklama karşısında davanın kabulü gerekirken isteğin reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 21.11.2005 (Pzt.)

MUHALEFET ŞERHİ

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle tenfizi gerektiren bir karar bulunmamasına, tanıma yönünden ergin olmayan küçüklerde Türk Vatandaşlığı Kanununun 31 nci maddesi gereğince Türk Vatandaşlığını kaybetmiş bulunmalarına, Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin 96/son maddesi karşısında tanıma ile ilgili karar alınmasında hukuki yarar bulunmamasına göre onama görüşüyle değerli çoğunluk düşüncesine katılmıyoruz.