Yurtdışında verilen kararlar Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun‘a dayanarak Türkiye’de tanıma ve tenfiz davasına konu edilebilir ve uygulanabilir/icra edilebilir hale gelecektir. Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 51. maddesine göre tanıma ve tenfiz davalarında görevli mahkeme Asliye Mahkemeleridir. Yurtdışında verilen mahkeme kararının konusuna göre özel yetkili Asliye Mahkemelerinde (Aile Mahkemesi, Ticaret Mahkemesi vb.) açılması gerekecektir. Yurtdışı Mahkemelerince verilmiş boşanma kararı, velayet kararı, nafaka kararı, mal paylaşım kararı gibi kararların varlığı halinde tanıma ve tenfiz davası özel yetkili Asliye Mahkemesi olan Aile Mahkemesi’nde açılmalıdır.
Tanıma ve Tenfiz Davasına ilişkin detaylı yazımıza ulaşabilirsiniz : Tanıma Davası ve Tenfiz Davası
Boşanma İle Alakalı Yurtdışı Mahkemelerince Verilmiş Kararlarda Görevli Mahkeme Aile Mahkemesidir
Boşanma davaları ve bunlara bağlı olarak açılan davalara bakmakla yetkili olan Aile Mahkemesi özel yetkili bir Asliye Mahkemesidir. MÖHUK 51. madde doğrultusunda boşanmanın tanınması ve boşanmanın tenfizi, velayet kararının tanınması tenfizi, iştirak nafakası ve diğer nafakaların tenfizi gibi talepler için görevli mahkeme Aile Mahkemesi’dir. Şayet yasaya dayanarak doğrudan Asliye Hukuk Mahkemesi veya diğer özel yetkili Asliye Mahkemelerinde açılması halinde görevsizlik kararı verilecektir.

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/1978 Esas , 2014 / 8824 Karar , 06/05/2014 tarihli İlam
ÖZETİ: 12.12.2007 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 51. maddesinde ise tenfiz kararları hakkında görevli mahkemenin Asliye Mahkemesi olduğu yazılıdır. Görev, kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden göz önünde bulundurulur. Taraflar arasındaki tenfiz davası Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülerek sonuçlandırılmıştır. Bu açıklamalar karşısında Aile Mahkemesi özel görevli bir Asliye Mahkemesi olduğundan Mahkemece, uyuşmazlığın niteliği dikkate alınarak davanın görev yönünden reddiyle dava dosyasının özel görevli Aile Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, bu yön göz ardı edilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, hükmün BOZULMASI gerekmektedir.
A. A. ile Y.. A.. aralarındaki tenfiz davasının kabulüne dair Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nden verilen 07.02.2013 gün ve 444/62 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 06.05.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Avukat K. D. geldi. Karşı taraftan kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Karar: Davacı A. vekili, tarafların 2007 yılında boşandıklarını, davacının İsviçre Sigortada biriken alacakları için İsviçre 1. Bölge Kanton Mahkemesi’ne başvurarak alacak davası açtığını, Mahkemenin davacının talebini haklı görerek kabul ettiğini, Ekli Will 1. Bölge Mahkemesi kararında davalının davacıya 19.487,60 İsviçre Frank ı ödemesine karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, alacağın tahsili ve infaz edilmesi için tenfiz edilmesi gerektiğini açıklayarak alacağının tahsiline dair yabancı mahkeme kararının tenfizine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Y. vekili, tenfizi istenen hükme ilişkin yargılamayı yapan mahkemeye kendilerinin yargılama yetkisini tanımadıklarına ilişkin dilekçeyi Perşembe Adliyesi aracılığıyla 26.08.2008 tarihinde gönderdiklerini, bu nedenle İsviçre Mahkemesi’nden dosyanın istenmesi gerektiğini, davanın “kanunlar ihtilafı” çerçevesinde çözümlenebileceğini, tarafların Türkiye’de boşandıklarını ve kararın kesinleştiğini, ayrıca davacı tarafın mal paylaşımına dayalı olarak açtığı davanın tarafların sulhü ile sonuçlandığını, bizzat bu davada davacı vekili olan avukatın imzası bulunan yazılı anlaşmalar yapıldığını, davacının davalıdan herhangi bir alacağının bulunmadığının kendilerine yazılı olarak bildirildiğini açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Davanın kabulü ile, Will İlçe Mahkemeleri asbaşkanı 26.10.2010 tarih Will İlçe Mahkemeleri tarafından IN.2006.106-W.-DOW A.. S.. tarafından Y.. A..’a karşı açılan ve 26 Ağustos 2011 tarihinde kesinleşen boşanma kararının tamamlanması/değiştirilmesi ile ilgili ilamın tenfizine karar verilmesi üzerine hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında Türkiye’de görülen ve sulh anlaşması ile sonuçlanarak kesinleşen mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacak davası ve boşanma davası sonrası açılan dava neticesinde İsviçre ST.Gallen Kantonu Will İlçe Mahkemesi 1. Dairesi tarafından verilen 26 Mart 2010 tarih IN.2006.106-WIIZK-DOW sayılı boşanma kararının tamamlanması/değiştirmeli konulu kararının tenfizi isteğine ilişkindir. 18.01.2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun’un 4. maddesinde 4721 sayılı TMK’nun ikinci kitabından üçüncü kısım hariç olmak üzere aile hukukundan (TMK.nun 118-395 md.) kaynaklanan bütün davalara Aile Mahkemesi’nde bakılacağı hükme bağlanmıştır. Aile Mahkemesi kurulmayan yerlerde ise Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nca belirlenen Asliye Hukuk Mahkemelerinde davanın Aile Mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerekir (Yargıtay HGK’nun 16.11.2005 tarih ve 2/673-617 sayılı kararı).
12.12.2007 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 51. maddesinde ise tenfiz kararları hakkında görevli mahkemenin Asliye Mahkemesi olduğu yazılıdır. Görev, kamu düzenine ilişkin olmakla yargılamanın her aşamasında kendiliğinden gözönünde bulundurulur. Taraflar arasındaki tenfiz davası Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından görülerek sonuçlandırılmıştır. Bu açıklamalar karşısında Aile Mahkemesi özel görevli bir Asliye Mahkemesi olduğundan Mahkemece, uyuşmazlığın niteliği dikkate alınarak davanın görev yönünden reddiyle dava dosyasının özel görevli Aile Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, bu yön gözardı edilerek işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, HUMK’nun 388/4. HMK m.297/ç) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06.05.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.