Tanıma ve tenfiz davası, yabancı mahkemelerce verilmiş ve kesinleşmiş ilamların Türkiye’de uygulanabilir ve icra edilebilirliğini sağlamaktadır. Tanıma ve tenfiz şartları Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun‘da belirtilmiş olup ilk şart yabancı ülke mahkemelerince verilmiş bir ilamın olması gerektiğidir. Haliyle valilik belediye gibi kurumlar tarafından verilen boşanma kararları bir mahkeme kararı olmadığından ötürü bu kurumlarca verilen boşanma kararlarının ve eklerinin ülkemizde tanınması ve tenfizi mümkün değildir.

Tanıma ve tenfiz davasına ilişkin yazımızı okuyabilirsiniz : Tanıma Davası ve Tenfiz Davası

Valilik Kararı – Belediye Kararı ile Boşanmanın Tanıma ve Tenfizinin Yapılamayacağına Dair Karar

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 2019/1148 Esas, 2020/42 Karar, 13/01/2020 tarihli ilamı :

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI İLE YARGILAMA SÜRECİ:

Davacı erkek dava dilekçesinde, tarafların Danimarka Mahkemesinin 25.10.2012 tarih ve 2012/1122-13893 Karar sayılı kararı ile boşandıklarını, boşanma kararının Türkiye’de tanınması ve tenfizine karar verilmesini istemiştir.

Davacı 01.12.2018 tarihli dilekçe ile, boşanma kararı idari makamca verildiğinden, tanıma talebi reddolunacak ise davanın terditli hale getirilerek boşanmanın Danimarka’da gerçekleştiğinin tespiti ile boşanma kararından bu yana tarafların ayrı yaşaması, ortak yaşamın yeniden kurulamayacak derecede evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle Türkiye’de tarafların boşanmalarına karar verilmesini, tanıma tenfiz davası ile bu ek davanın birleştirilmesine, karar verilmek, tanıma tenfiz talebinin reddine karar verilmesi halinde terditli talepleri gereği tarafların Danimarka’da boşanmış olduklarının tespiti ve Türkiye’de de boşanmalarına karar verilmesini istemiştir.

Davalı kadın cevap dilekçesinde, tenfiz davasının ıslah yolu ile boşanmaya dönüştürülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ek dava dilekçesinin ayrı ve yeni bir dava olarak kabulü gerektiği, davalının da boşanmayı kabul ettiğini, dava tarihinden yasal faizi ile 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi, 5000 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:

Mahkemece, tanıma ve tenfize ilişkin davanın HMK 115/2 maddesi gereğince usulden reddine, davacının 06.12.2018 havale tarihli talebi hakkında usulünce açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ;

Davacı erkek, Danimarka’da boşanmaya mahkemelerin yanında belediye ve valilikler tarafından da karar verildiğini, Nüfus Hizmetleri Kanununun 27/A maddesinin 3. fıkrası ve yönetmeliğin 11. maddesi gereğince idari makamlarca verilen kararlarında tanıma ve tenfizinin mümkün olduğunu, tanıma ve tenfiz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılmasına, tanıma tenfiz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür.

Davalı kadın, boşanma davası mevcut olduğundan, lehine nafaka taleplerinin kabulü gerektiğini, davalının da boşanmayı kabul ettiğini, davalı yararına maddi ve manevi tazminata, tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiğini, ileri sürmüştür.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

İlk derece mahkemesince, ”Tanınması ve tenfizi istenilen ilamın idare tarafından verildiği, mahkeme tarafından verilmiş bir ilam bulunmadığı, bu yönüyle de tanınması ve tenfizi istenilen yabancı ilamın tanınması ve tenfizinin istenmesine, tanınmasına ve tenfizine yasal olanak olmadığı, bu hususun özel dava şartı olduğu, tanıma ve tenfize ilişkin açılan dava dosyasında ayrı bir harç yatırmak suretiyle ek dava adı altında boşanma talep edilmesi mevcut usul kuralları ve yargı içtihatları çerçevesinde mümkün olmadığı, davacı vekilinin bu talebini ıslah olarak değerlendirmek de mümkün olmadığı, bu nedenle boşanma talebine ilişkin usulünce açılmış bir dava olmadığından davacı vekilinin 06.12.2018 havale tarihli dilekçesine konu boşanma talebi hakkında, usulü çerçevesinde açılmış bir dava olmadığı,” kabul edilmiştir.

Davacının istinafı yönünden,

İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözetir.(6100 sayılı HMK m. 355)

Davacının istinaf talebi sadece, tanıma tenfiz talebine ilişkindir.

Yabancı ülke adlî veya idarî makamlarınca boşanmaya, evliliğin butlanına, iptaline veya mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin olarak verilen kararlar; bizzat veya vekilleri aracılığıyla tarafların birlikte başvurması, verildiği devlet kanunlarına göre konusunda yetkili adlî veya idarî makam tarafından verilmiş ve usulen kesinleşmiş olması ve Türk kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması şartlarıyla nüfus kütüğüne tescil edilir.

Bu maddede sayılan şartlar yerine getirilmediği gerekçesiyle tescil talebi reddedilen kararların Türkiye’de tanınması, 27/11/2007 tarihli ve 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun uyarınca yapılır.(Nüfus Hizmetleri Hakkında Kanunun 27/A 1-3)

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, Nüfus Hizmetleri Hakkında Kanunun 27/A 1 maddesi koşullarının gerçekleşmediğinin, tanıması istenen yabancı boşanma kararının valilik tarafından verildiğinin, Nüfus Hizmetleri Hakkında Kanunun 27/A 3 maddesinde öngörülen düzenlemenin, ”Yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilâmların” Türkiye’de tanınabileceğine ilişkin yasal düzenlemeyi ortadan kaldırıcı nitelikte bulunmadığının anlaşılmasına göre, davacının yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Davalının istinaf itirazları yönünden,

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının tazminat ve nafaka isteklerine ilişkin olarak harcı yatırılarak usulüne uygun şekilde açılmış birleşen ve karşılık davasının bulunmadığının, davacının usulüne uygun açılmış bir boşanma davasının olmadığının anlaşılmasına göre, davalının yerinde bulunmayan istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda gösterilen sebeplerle;

1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1. maddesi gereğince; tarafların İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,

2-Tarafların istinaf itirazlarından peşin alınan 121,30’ar TL İstinaf başvuru harcı ve 44,40’ar TL istinaf peşin harcının hazineye gelir kaydına, bakiye 10ar TL istinaf peşin harcının taraflardan alınarak hazineye gelir kaydına,

3-İstinaf giderlerinin yapan taraf üzerinde bırakılmasına,

4-Bakiye istinaf gider avansının mahkemesince davalıya geri verilmesine,

Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nun 361/1 maddesi gereğince, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’a temyizi kabil olmak üzere OYBİRLİĞİ ile karar verildi.