Türk Medeni Kanunu’nun kan hısımları başlıklı 495. ve devamındaki maddelerde kimlerin yasal mirasçı olacağı sıralanmış olup zümre sistemi benimsenmiştir. Yasal mirasçılar haricinde atanmış mirasçılar olarak belirtilen mirasçılar da vardır. Miras bırakanın özgür iradesiyle vasiyetname veya miras sözleşmesi tanzim edilerek miras hakkı tanıdığı kişilere atanmış mirasçılar denilmektedir. Bu halde mirasçıları yasal mirasçılar ve atanmış mirasçılar şeklinde ikiye ayırmak yerinde olur.

Zümre sistemine göre üç zümreye ayrılan mirasçılardan birinci zümrede ; miras bırakanın çocukları ve onun altsoyu, evlatlık çocuk yer alırken ikinci zümrede miras bırakanın anne ve babası ve onların altsoyları (miras bırakanın kardeşleri), üçüncü zümrede ise miras bırakanın büyükanne ve büyükbabası yer almaktadır. Miras bırakanın eşinin durumu mirasçılara göre değişiklik göstermektedir. Bu sayılanlar yasal mirasçı olarak kabul edilmektedir.

Birinci Zümre Mirasçılar Kimlerdir?

Türk Medeni Kanunu’nun altsoy başlıklı 495/1. maddesine göre ”Miras bırakanın birinci derece mirasçıları, onun altsoyudur” denilmiş ve ‘çocukların eşit mirasçı’ olduğu belirtilmiştir. Ek olarak ”miras bırakandan önce ölmüş çocukların yerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır” denilerek ilk derece mirasçıların altsoy olacağını belirtmiştir. Miras bırakanın sağ kalan eşi var ise o da birinci zümreye dahil edilerek miras payları belirlenir. Evlatlık ilişkisi kurulmuş evlatlık ile evlilik dışı çocuk da birinci zümreye dahildir. Çocukların miras paylarının eşit olduğu madde metninde belirtilmiştir.

Birinci zümrede yer alan mirasçıların tespiti için miras bırakanın çocuklarına, varsa onların çocuklarına gidilerek değerlendirme yapılır. Altsoy yok ise o halde ikinci zümreye geçilebilir.

İkinci Zümre Mirasçılar Kimlerdir?

Türk Medeni Kanunu‘nun ana ve baba başlıklı 495/2. maddesine göre ”Altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, ana ve babasıdır. Bunlar eşit olarak mirasçıdırlar. Miras bırakandan önce ölmüş olan ana ve babanın yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Bir tarafta hiç mirasçı bulunmadığı takdirde, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır” denilerek ikinci zümre belirlenmiştir.

İkinci zümrede yer alan ana ve baba sağ ise miras bu kişilere kalır ve miras bırakanın kardeşlerinin herhangi bir miras hakkı söz konusu olmaz. Ancak ana ve/veya babanın miras bırakandan önce ölümü halinde ölene ait pay altsoyuna yani miras bırakanın kardeşlerine geçebilir.

Sağ kalan eş söz konusu ise yine bu zümreye dahil edilecek TMK gereğince miras payı belirlenir.

Üçüncü Zümre Mirasçılar Kimlerdir?

Miras Hukukunu düzenleyen büyük ana ve büyük baba başlıklı Türk Medeni Kanunu’nun 495/3. maddesine göre :

”Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan miras bırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar. Miras bırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır. Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın miras bırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır. Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin miras bırakandan önce ölmüş olması halinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları halinde onların payları diğer tarafa geçer.”

denilerek üçüncü zümre detaylıca izah edilmiştir.

Evlilik Dışı Hısımların Mirasçılığı

Türk Medeni Kanunu’nun evlilik dışı hısımlar başlıklı 498. maddesinde ”Evlilik dışında doğmuş ve soybağı, tanıma veya hakim hükmüyle kurulmuş olanlar, baba yönünden evlilik içi hısımlar gibi mirasçı olurlar” denilmiştir. Burada mühim olan nokta evlilik dışı çocuğun baba ile ilişkisinin resmi kayıtlarda da yer alması gerektiğidir. Bunun için baba çocuk ile arasındaki hısımlığın mahkeme kararı ile veya noterde tanıma işlemi yapılarak nüfus kayıtlarına işlenmesi suretiyle kurulacağı açıktır.

Evlatlığın Mirasçılığı

Türk Medeni Kanunu’nun evlatlık başlıklı 500. maddesi şu şekildedir : ”Evlatlık ve altsoyu, evlat edinene kan hısımı gibi mirasçı olurlar. Evlatlığın kendi ailesindeki mirasçılığı da devam eder. Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olmazlar”

Evlatlık, eski kanuna göre altsoy kabul edilmezken yeni kanunda evlilik içi hısımlar gibi mirasçı kabul edilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta evlat edinilen kişinin yalnızca evlat edinenin mirasçısı olabileceğidir. Evlat edinen ve hısımları, evlatlığa mirasçı olmazlar denilerek bu husus hüküm altına alınmıştır.

Evlatlığın altsoyu, ancak evlatlığın miras bırakandan önce ölmesi halinde söz konusu olur. Evlatlığın miras bırakandan önce ölmesi halinde evlat edinen, evlatlığın mirasçısı olamayacaktır.

En önemli husus evlat edinme işleminin nasıl gerçekleştirildiğidir. Örneğin birlikte yaşayan lakin herhangi bir şekilde tanıma senedi düzenlenmemiş, evlat edinme davası açılmamış ve aradaki ilişki resmiyete dökülmemiş ise evlatlığın miras hakkı söz konusu olmayacaktır. Aynı husus mirastan çıkarma işlemlerinde de geçerlidir.

‘Miras Hukukunu etkileyen Altsoy ile alakalı Evlat Edinme Davası, Soybağının Reddi Davası ve Babalık Davası yazılarımızı okuyabilirsiniz.

Sağ Kalan Eşin Mirasçılığı

TMK’nın 499. maddesine göre :

”Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre miras bırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur :

  • Miras bırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte biri (1/4’ü),
  • Miras bırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa mirasın yarısı (1/2’si)
  • Miras bırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa mirasın dörtte üçü (3/4’ü),bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.

denilmiş ve sağ kalan eş bakımından miras paylarını belirlemiştir. Bu noktada zümrelerin tespiti ve ilgili zümrede mirasçı kalıp kalmadığının tespiti önemlidir.

Atanmış Mirasçılar

Miras Bırakan ile Sağ Kalan Eş Arasında Devam Eden Boşanma Davası

Sağ kalan eş ile miras bırakan arasında süregelen bir boşanma davası var ise bu durumda mirasçılar bu davaya devam edebilirler. TMK gereğince boşanma ile mirasçılık sıfatı sona ereceğinden ötürü davanın sonucu Miras Hukuku bakımından önem teşkil eder. Bu nedenle mirasçılardan birisi bu davaya devam edebilir ve boşanma davasının sonuçlanmasını isteyebilir. Bu halde ilgili Aile Mahkemesi sağ kalan eşin kusurlu olduğuna hükmeder ise mirasçılık sıfatı sona erecektir.

Mirasçıların boşanma davasına devam edebilmelerine ilişkin yazımızı okuyabilirsiniz : Boşanma Davasında Davacının Ölümü