Ortaklığın giderilmesi davası bir diğer adıyla izale-i şuyu davası, el birliği halinde mülkiyet sahibi olunan taşınır veya taşınmazların, yine paylı mülkiyet halinde bulunan taşınır veya taşınmazların paydaşlar arasında paylaştırılmasına hizmet etmektedir. Açılacak ortaklığın giderilmesi davası ile birlikte paydaşlardan biri ve birkaçı taşınmazın ilgili Mahkeme tarafından paylaştırılmasını isteyebilir. Ortaklığın giderilmesi davasına bakmakla yükümlü Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi, taşınır veya taşınmazın durumunu ve değerini tespit edip paylaşmanın nasıl olacağına karar verecektir.

İzale-i Şuyu Davasına ilişkin genel bilgileri içerir yazımızı okuyabilirsiniz : Ortaklığın Giderilmesi (İzale-i Şuyu) Davası

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taraflar

İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi) Davasında Davacı

Türk Medeni Kanunu‘nun 642. maddesine göre ”Mirasçılardan her biri, sözleşme veya kanun gereğince ortaklığı sürdürmekle yükümlü olmadıkça, her zaman mirasın paylaşılmasını isteyebilir. Her mirasçı, terekedeki belirli malların aynen, olanak yoksa satış yolu ile paylaştırılmasına karar verilmesini Sulh Mahkemesinden isteyebilir.”

Elbirliği halinde mülkiyet sahibi olunan taşınır/taşınmaz mallarda mirasçılardan her biri, yine paylı mülkiyet halinde hak sahibi olunan taşınır/taşınmaz mallarda ise paydaşlardan her biri dava açmak hakkına sahiptir. Paydaşlar tek başına dava açabilecekleri gibi birkaç kişi bir araya gelerek de talepte bulunabilirler.

İzale-i Şuyu (Ortaklığın Giderilmesi Davasında Davalı

Alınacak mirasçılık belgesine veya taşınır taşınmaz kaydına göre paydaş olan her kişi davaya dahil edilmelidir. Bu noktada ortaklığın giderilmesi davasında davacı/davacılar dışında kalan tüm paydaşlar davalı olarak dava dilekçesinde yer almalı ve tüm hak sahipleri davaya dahil edilmelidir. Taraflardan bir kişiye dahi davanın bildirilmemesi ve yokluğunda işlem yapılması halinde hükme itiraz edilmesi halinde İstinaf Mahkemesi kararı bozacaktır.

Ortaklığın Giderilmesi Davasında Taraf Teşkili Sağlanmalıdır

Taraf teşkili, tüm tarafların davaya dahil edilmesi ve davadan haberdar edilmesidir. Dava konusu taşınır/taşınmaz malların hak sahiplerinin dava hakkında bilgilendirilmesi ve yargılamaya dahil edilmeleri ile taraf teşkili sağlanmaktadır.

Davacının dava dilekçesi, davalı olarak belirtilen taraflara tebliğ edilecektir. Şayet davalıların eksik bildirilmesi söz konusu ise Sulh Hukuk Mahkemesi Hakimi somut olaya göre bu eksikliğin giderilmesini isteyebilir. Tüm bunlara rağmen paydaşlardan birisinin davaya dahil edilmemesi taraf teşkilinin sağlanmadığını gösterir.

Taraf teşkilinin sağlanması gerektiğine dair Yargıtay Kararı şu şekildedir :

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2011/9076 Esas, 2011/9948 karar, 29/09/2011 tarihli İlam

ÖZETİ: Dava konusu taşınmazda karar tarihinden önce 5.11.2010 tarihinde imar uygulaması yapılmış olup 7698 ada 1 parsel olarak davacı ile birlikte 42 kişi adına tescil edildiği son gelen tapu kaydından anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davada yer almayan paydaşların veya ölmüş olmaları halinde ilgilisinden temin edilecek mirasçılık belgesine göre tüm mirasçılarının davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, bir adet taşınmazın paydaşlığının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece satış suretiyle ortaklığın giderilmesine karar verilmiş, hüküm davalı İbrahim Deneme tarafından temyiz edilmiştir.

Paydaşlığın ( ortaklığın ) giderilmesi davaları paylı veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar ( ortaklar ) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalardır.

Paydaşlığın ( ortaklığın ) giderilmesi davasını paydaşlardan ( ortaklardan ) biri veya bir kaçı diğer paydaşlara ( ortaklara ) karşı açar. HMUK.nun 569.maddesi hükmü uyarınca davada bütün paydaşların ( ortakların ) yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birisinin ölmesi halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.

Olayımıza gelince; Dava konusu taşınmazda karar tarihinden önce 5.11.2010 tarihinde imar uygulaması yapılmış olup 7698 ada 1 parsel olarak davacı ile birlikte 42 kişi adına tescil edildiği son gelen tapu kaydından anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklandığı şekilde davada yer almayan paydaşların veya ölmüş olmaları halinde ilgilisinden temin edilecek mirasçılık belgesine göre tüm mirasçılarının davaya dahil edilerek taraf teşkilinin sağlanması, ondan sonra işin esası ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken bu husus üzerinde durulmadan karar verilmesi hatalı olmuştur.

Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 29.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.