Yurtdışı mahkemelerinde verilmiş kararlar, ülkemizde açılacak tanıma davası veya tenfiz davası ile birlikte uygulamaya konulabilir. Yabancı mahkemelerce verilmiş kararlar Türk vatandaşlarını veya Türkiye ile ilgili kişilerin hukuki durumlarını etkileyebilir. Bu halde ilgili kişiler ülkemizde açacakları tanıma ve tenfiz davaları ile yabancı mahkemelerce verilmiş kararları ülkemizde uygulayabilirler. Özellikle boşanma davalarının tanınması ve tenfizi ülkemizde sıklıkla gerçekleştirilmektedir. Buna ilişkin detaylı yazımızı okuyabilirsiniz : Boşanma Kararlarının Tanınması ve Tenfizi

Tanıma tenfiz davaları için temel dayanak Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun olup bu kanunun 52. maddesine göre ”Kararın tenfiz edilmesinde hukuki yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir” denilmiştir. Hal böyleyken davacının tanıma ve tenfiz talebini sunmakta hukuki yararı olup olmadığı ilgili mahkemece araştırılacaktır.

Yurtdışı mahkemelerince verilmiş mahkeme kararının taraflarından birisinin ölmesi halinde ölenin mirasçıları tanıma ve tenfiz davası açabilecektir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi de aşağıda detaylıca sunulan kararda ”yabancı ilamın tenfizini ve tanınmasını isteyen davacının dava sırasında ölümü halinde, ölenin yasal mirasçılarının davaya devam etmesinde ve tenfiz veya tanıma kararı almasında miras hukuku açısından hukukî yararı vardır” denilerek mirasçıların hukuki yararının olduğuna hükmetmiştir.

Tanıma ve Tenfiz Davası Açmada Hukuki Yarar – Mirasçıların Dava Hakkı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/4025 Esas, 2012/8133 Karar ve 03/04/2012 Tarihli Kararı

2. HD, E. 2012/4025, K. 2012/8133, T. 3.4.2012: İncelenen Kararın: Mahkemesi: Erdek Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi, T.5.10.2010, Numarası: Esas No: 2010/177, Karar No: 2010/270,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1). bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir.

Davacı açmış olduğu dava ile yabancı mahkemeden alınan boşanma kararının tanınmasını talep etmiş, davacı asilin ölümü üzerine mahkemece dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, dahili davacının temyizi üzerine hüküm dairemizce onanmıştır. Yabancı mahkeme ilamının kesin hüküm veya kesin delil etkisi, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade edeceğine (5718 sayılı MÖHUK md. 59) göre, yabancı ilamın tenfizini ve tanınmasını isteyen davacının dava sırasında ölümü halinde, ölenin yasal mirasçılarının davaya devam etmesinde ve tenfiz veya tanıma kararı almasında miras hukuku açısından hukukî yararı vardır (5718 sayılı MÖHUK md. 52). Öyleyse işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Ne var ki, bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından dahili davacının karar düzeltme isteminin kabulü ile Yabancı Boşanma Kararının Tanınması Davasının Mirasçılarca Açılabilmesi 39 Dairemizin 16.11.2011 gün 2011/1587 esas, 2011/18650 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve bu husus nazara alınmadan davacının ölümü nedeniyle davanın konusu kalmadığından bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Dahili davacının karar düzeltme isteminin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442. maddeleri gereğince kabulü ile Dairemizin 16.11.2011 gün ve 2011/1587 esas, 2011/18650 karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeple bozulmasına, istek halinde temyiz peşin ve karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi. 03.04.2012

Karşı Oy Yazısı: Eşler arasındaki evlilik birliği ölüm ile sona ermiştir. Ölüm ile sona eren evliliğin daha sonra açılan bir dava ile başka bir sebeple “yeniden” sonlandırılması mümkün değildir. Aksi düşünce ölüm ile “kendiliğinden” kazanılan haklara yönelik Türk mahkeme kararlarına aykırılık oluşturacağı için Türk kamu düzenine açık aykırılık teşkil eder. 5718 sayılı Kanuna göre dava açma hakkı verilen ilgililer sadece “devam eden” evliliklerde bu yetkilerini kullanabilir. Farklı düşünüyorum.

Tanıma ve Tenfizin Ancak Taraflarca İstenebileceğine Dair Eski Tarihli Yargıtay Kararı

YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 1992/12665 E. , 1992/13059 K. , 29.12.1992

ÖZETİ: Yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması veya tenfizi ancak taraflarınca istenebilir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna oyçokluğuyla karar verildi. 29.12.1992

MUHALEFET ŞERHİ

Yabancı mahkeme ilamının 2675 sayılı kanun uyarınca tenfizi veya tanınması istemleride o ilamda gösterilen ihtilaftan bağımsız bir davadır. Her davada olduğu gibi bu isteklerinde dava dilekçesi ile mahkeme önüne getirileceği süphesizdir. Esasen bu yön sözü geçen kanunun 36 ve 42. maddelerinde açıkca gösterilmiştir. Tüm davalarda olduğu gibi yabancı mahkeme ilamının Türkiyede yerine getirilmesinde hukuki yararı olanlar veya yabancı mahkeme ilamından kesin delil veya kesin hüküm olarak yararlanma yahut idari bir muamelede kullanma hakkına sahip bulunanlar söz konusu davayı açabilirler. Tenfiz veya tanıma davasının davalısı yabancı mahkeme ilamının tarafları olabileceği gibi olanların halefleri de olabilir. Aksi yönde kanunda bir hüküm yoktur. İncelenmekte olan davada yabancı mahkemeden alınan boşanma kararının eşlerden birinin ölümü halinde tenfiz veya tanınmasının ölen eşin halefleri tarafından istenebilip istenmeyeceği önem kazanmaktadır.

Yabancı kararın tanınması (veya tenfizi) Kararın verildiği andan itibaren var olan kesin hüküm kuvvetinin, Türkiyede kabulü demektir. İlamın etkisi tanıma kararından itibaren değil fakat verildiği andan itibaren yürür…. Boşanma kararı tanınmışsa tanıma hukuki sonuçlarını kararın verildiği andan itibaren doğurur. Taraflar, yabancı kararın verildiği andan itibaren boşanmış kabul edilirler (Prof. Aysel, Çelikel; Milletler arası Özel Hukuk 1992, sf.403). Tanıma veya tenfiz davası yabancı ilamda gösterilen ihtilaftan bağımsız bir tesbit davasıdır. Bu dava boşanma davası niteliğinde kabul edilemez. Yabancı mahkeme kararı Türk Milletler arası kanunlar ihtilafı kurallarına uygun ise Türkiyede tanınmasına veya tenfizine karar alınsın veya alınmasın kesinleştiği andan itibaren sonuç doğurur. Ancak Türkiyede Zorla icra edilmesi veya resmi işleme esas alınması Türk mahkemelerinin onayına bağlıdır. Mahkemenin onayı makabline şamil sonuç doğurur.

Bu sebeple yabancı mahkeme boşanma ilamının tenfizi veya tanınması yönünde davalı tenfizde veya tanımada hukuki yararı olan herkes açabilir. Aksi Yönde oluşan mahkeme kararı bozulmalıdır.

Yargıtay kararları sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.