Tanıma ve tenfiz, yabancı ülke mahkemeleri tarafından verilen ve kesinleşen ilamların ülkemizde uygulanabilir ve icra edilebilirliğini sağlayan davalardır. Tanıma davası yabancı mahkeme ilamlarının tanınmasına hizmet ederken tenfiz davası ise yabancı ilamların icra edilebilmesine hizmet etmektedir. Bu nedenle yabancı mahkeme ilamının konusu bir para alacağı (iştirak nafakası, yoksulluk nafakası, nafaka, maddi tazminat, manevi tazminat, tazminat vb.) ise veya ilam bir eda içeriyor ise bu kararın ülkemizde uygulanması ancak tenfiz kararı ile mümkündür.

Yabancı mahkeme kararı ile maddi manevi tazminata hak kazanan bir kimse, bu kararın ülkemizde icra edilebilmesini ancak tenfiz davası açarak gerçekleştirebilir. Yine işçilik alacakları vb. para alacağına ilişkin yabancı mahkeme ilamları için de tenfiz davası açılması şarttır. Yabancı mahkemelerce verilmiş velayete ilişkin ilamlar için de tenfiz davası açılması gerekmektedir. Bu nedenle tanıma davasının daha dar kapsamlı bir dava olduğunu söylemek doğru olacaktır.

Tanıma davası ve tenfiz davasına ilişkin detaylı bilgileri içerir yazımızı okuyabilirsiniz : Tanıma ve Tenfiz Davası

Tenfiz Şartları Nelerdir?

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun‘un 54. maddesine göre tenfiz hakimi aşağıdaki şartların sağlanması halinde tenfiz kararı verecektir :

a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye
usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara
aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan
birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.

Yabancı Mahkeme İlamının Tenfizine İlişkin Yargıtay Kararı

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2005/11016 Esas , 2005/9982 Karar, 13/10/2005 tarihli ilam :

ÖZETİ: Yabancı mahkeme ilamları, Türk Mahkemeleri tarafından tanınmasına ve tenfizine karar verilmedikçe, hukuki sonuç doğurmazlar ve kanıt olarak bu ilamlara dayanılamaz. Yabancı bir ilamın tanınması, onu kendiliğinden ülkede icra edilir bir hale getirmez. Yabancı bir mahkeme kararını Türkiye’de icra edilir bir hale getirmek için tenfiz kararına ihtiyaç vardır. Tanıma tenfize göre daha dar kapsamlıdır. Eda davası niteliğinde kabul edilen velayet, nafaka, tazminat vs hususundaki ilamlar tenfiz kararı ile icra kabiliyeti kazanır ve icra organları da bu karara dayanarak cebri icra işlemleri 3yaparlar. Bu nedenle tenfiz kararı aynı zamanda tanımayı da içerir. Fakat tanıma kararı tenfizi içermez.

O nedenle mahkemece, yabancı mahkeme ilamının tenfizi şartları incelenerek, bu yönde karar vermek gerekirken, tanınma kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

Ayrıca, davacı vekili 11.11.2004 tarihli celsede “18 yaşından büyük çocuklar için nafaka hukuken kalkmış olmakla, 18 yaşından küçükler için nafaka kararının tenfizine karar verilmesini” talep ettiği halde, kısmen tanıma yerine talep aşılarak kararın tamamının tanınması (üstelik hakkında karar verilen Ayhan yönünden vekaletnamesi bulunmadığı gözetilmeden) doğru değildir.

Bunların dışında maddi hata sonucu Reyhan yönünden çocuk nafakasının Ocak 2002 de başlatıldığının belirtilmesi gerekirken Ocak 2000 de başlatıldığının yazılması da usule uygun görülmemiştir.

Davacı Sevilay Payri ile davalı İbrahim Payri aralarındaki nafaka davasına dair Denizli 1. Aile Mahkemesinden verilen 8.02.2005 günlü ve 2004/876 E- 2005/57 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 5.05.2005 günlü ve 2005/4157 E.-5062 K. sayılı ilama karşı davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.

Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili, davacı Sevilay Payri ile evli olan davalıdan eş ve çocuklar için nafaka tahsiline dair Almanya Grevenbrorch Sulh Hukuk Mahkemesi kararının Türk Hukukuna göre icra-i nitelik kazanması için TANINMASINA, nafaka kararının semeresiz kalmasının önlenmesi için davalının taşınmazlardaki tasarruf yetkisinin davacı rızası ile kullanılabileceğinin tapuya şerh verilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, iş bu karar dairemizce onanmıştır.

Yabancı mahkeme ilamları, Türk Mahkemeleri tarafından tanınmasına ve tenfizine karar verilmedikçe, hukuki sonuç doğurmazlar ve kanıt olarak bu ilamlara dayanılamaz. Yabancı bir ilamın tanınması, onu kendiliğinden ülkede icra edilir bir hale getirmez. Yabancı bir mahkeme kararını Türkiye’de icra edilir bir hale getirmek için tenfiz kararına ihtiyaç vardır. Tanıma tenfize göre daha dar kapsamlıdır. Eda davası niteliğinde kabul edilen velayet, nafaka, tazminat vs hususundaki ilamlar tenfiz kararı ile icra kabiliyeti kazanır ve icra organları da bu karara dayanarak cebri icra işlemleri 3yaparlar. Bu nedenle tenfiz kararı aynı zamanda tanımayı da içerir. Fakat tanıma kararı tenfizi içermez.

O nedenle mahkemece, yabancı mahkeme ilamının tenfizi şartları incelenerek, bu yönde karar vermek gerekirken, tanınma kararı verilmesi doğru görülmemiştir.

Ayrıca, davacı vekili 11.11.2004 tarihli celsede “18 yaşından büyük çocuklar için nafaka hukuken kalkmış olmakla, 18 yaşından küçükler için nafaka kararının tenfizine karar verilmesini” talep ettiği halde, kısmen tanıma yerine talep aşılarak kararın tamamının tanınması (üstelik hakkında karar verilen Ayhan yönünden vekaletnamesi bulunmadığı gözetilmeden) doğru değildir.

Bunların dışında maddi hata sonucu Reyhan yönünden çocuk nafakasının Ocak 2002 de başlatıldığının belirtilmesi gerekirken Ocak 2000 de başlatıldığının yazılması da usule uygun görülmemiştir.

Bu itibarla davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 5.05.2005 gün ve 2005/4157 E.-5062 K. Sayılı ONAMA kararının kaldırılmasına, yukarıda açıklanan nedenlerle yeniden inceleme yapılarak karar verilmek üzere Denizli 1. Aile Mahkemesinin 8.02.2005 günlü ve 2004/876 E.-2005/57 K. Sayılı kararının BOZUMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 13.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.