Kişiler, kendilerine konulan ad ve aile soyadları ile yaşamlarına başlarlar. Bazı durumlarda kişiler isimlerinden memnun olmamakta hatta soyadlarından dahi hoşnut olmamaktadır ve değiştirmek arzusu taşımaktadır. Bu isteğin birçok gerekçesi olabilir. Türk Medeni Kanunu ve Nüfus Kanunu kapsamında yurttaşlar, isim ve soy isim değiştirmek arzusuyla dava açabilirler.

Nüfus davalarının görüldüğü Asliye Hukuk Mahkemelerinde de isim veya soy isim değiştirmek isteyen davacı kişilere hangi gerekçe ile bu değişikliği istedikleri sorulmakta ve değişikliğin arkasındaki haklı nedenin kanıtlanması beklenmektedir. İsim Değiştirme Davası ve Soyisim Değiştirme Davasına İlişkin yazılara, yazının üstüne tıklayarak ulaşabilirsiniz.

isim değişikliği

Din Değiştirmek ve Din Değiştirmenin Nasıl Yapılacağı

Bugün dünya üzerinde kabul edilmiş birçok din ve inanış bulunmaktadır. Bugün 4 ana din olduğu kabul edilmekte ; İslamiyet, Hristiyanlık, Yahudilik ve Budizm dünyada yoğunlukla inanılan dinleri oluşturmaktadır. Ülkemizde pek çok farklı dine mensup yurttaş yer almaktadır. İnsanlar yapıları gereği yaş aldıkça ve olgunlaştıkça fikirlerinde ve dünya görüşlerinde değişiklik yaşarlar. Bu doğrultuda kişiler mensup olduğu dini de değiştirebilmektedir.

İnsanlar doğaları gereği başka bir dine yönelebilir ve bunun sonucunda din değişikliği yapmış olabilirler. Yapılan düzenlemeler ile birlikte bugün yurttaşlar, Nüfus Müdürlüğü’ne başvuru yaparak din hanesinin değiştirilmesini veya boş bırakılmasını talep edebilirler. Bu talep karşısında Nüfus Müdürlüğü talep gibi işlem yapmak zorundadır. Aksi bir durum kişilik haklarına müdahale etmek demek olacaktır ve yasalara aykırılık teşkil edecektir.

soyisim değişikliği

Din Değişikliği İsim ve Soy İsim Değiştirmek İçin Haklı Bir Neden Midir ?

Din değiştiren bir yurttaş bu doğrultuda artık mensubu olduğu dine dair bir isim veya soy isim almak isteyebilir. Bu en doğal hakkıdır. İşte bu nedenle din değiştiren bir kişinin isim ve soy isim değiştirmesine yönelik talepleri haklı neden olarak kabul edilir. Yargılamada din değiştirdiğini kanıtlayan yurttaş, bu doğrultuda isim ve soy isminin değiştirilmesini de talep edecektir. İlgili Asliye Hukuk Mahkemesi davacının talebini kabul etmeli ve buna göre nüfus kayıtlarında gerekli değişiklikleri gerçekleştirmelidir. Aşağıda din değişikliğinin haklı neden olduğunu belirten Yargıtay Kararını paylaşmaktayız :

YARGITAY 18. HUKUK DAİRESİ E. 2007/881 K. 2007/8649 T. 22.10.2007
• DİN DEĞİŞİKLİĞİNE DAYALI OLARAK İSİM DEĞİŞKLİĞİ ( Hırıstiyanlık Dinini Seçen Davacının İslam Dinin Kutsal Aylarından Olan Ramazan Adını Değiştirme İstemi – Din Değişikliğini İdari Kayıt Düzeltme ile Nüfus Kaldına İşleyen Davacının İsim Değişikliği İsteminin Haklı Neden Dayandığı )
4721/m. 27
ÖZET : Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır.
DAVA : Dava dilekçesinde adına düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar
okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davada, davacı Hıristiyan dinini kabul ettiğini, Ramazan olan adının dini inancına uygun düşen “Daniel” olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece, davacının adını değiştirmede haklı nedenin bulunmadığı gerekçesi ile “davanın reddine” karar verilmiştir. 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 27. maddesi hükmü uyarınca “kişi haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir.” Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de göz önünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad ve soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini ve öncelikle dikkate alınması gerekir. Türk Medeni Yasasının öngördüğü “haklı neden” bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır.
Somut olayda; davacı isteği ile Hıristiyan dinini tercih etmek suretiyle dinini değiştirmiş ve bu husus, 29.1.2007 tarihinde idari kayıt düzeltme ile nüfus kaydına işlenmiştir: Ramazan olarak taşıdığı ad İslam dininin kutsal aylarından birinin adıdır. Davacının dinini değiştirmesinin yanında kendi dinini ve kültürel yapısını yansıttığına inandığı adı kullanmak istemesi bir haklı neden sayılmalıdır. O halde, mahkemece yukarıda açıklanan hususlar da dikkate alınarak, davanın kabulüne karar verilmesi reddi yolunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde mümkün tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay kararları sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.