Hukukumuzda dava türleri eda davası, tespit davası ve inşai dava olmak üzere 3 başlığa ayrılır. İşçi alacağına (Kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti vs.) yönelik davalar eda davası olarak nitelendirilirken işe iade davası ve hizmet tespit davası ise tespit davası olarak nitelendirilir. Bu nedenle her iki davanın (Hizmet Tespit ve İşçi Alacağı) birlikte aynı Mahkemede görülmesi YHGK tarafından verilen bir hüküm ile mümkün kılınmış ise de kanaatimizce ayrı ayrı yargılamalara konu edilmeleri gerekir.

Uygulamada işçi alacağı davası açan bir işçinin çalışma süresi vb. hususlarda davalı ile ihtilafı söz konusu ise (somut olaya göre) işçiye hizmet tespit davası açması için süre verilir ve hizmet tespit davası açılması ile bu husus bekletici mesele yapılır. İşçi, işçi alacağı davasına ek olarak başka bir mahkemede hizmet tespit davası açmış olabilir. Bu halde ilgili yargılama bekletici mesele yapılır ve sonucu beklenir.

Bekletici mesele hususunda temel önemli olgu hizmet tespit davasında çıkacak hükmün işçilik alacaklarına yönelik davada önem teşkil edip etmemesidir. Şayet taraflar arasında çalışma süresi bakımından bir ihtilaf söz konusu değilse hizmet tespit davası açılması veya açılmış ise bekletici mesele yapılması isabetli olmayacaktır.

işçi işveren avukatı

Hizmet Tespit ve İşçi Alacağı Davalarının Birbirine Etkisi

Uygulamada işçilerin hakları sigorta kayıtları geç yapılarak veya hiç yapılmayarak ihlal edilmekte, yine sigorta primleri gerçek ücret üzerinden gösterilmemekte ve bu şekilde mağduriyet yaratılmaktadır. Bu hallerde işçiler iş sözleşmelerini haklı/geçerli nedenle feshetmekte ve yargı yoluna başvurmaktadır. Yine işverenler tarafından haksız bir şekilde iş sözleşmesi feshedilen işçiler de kanun yollarına başvurmakta ve haklarını aramaktadır.

İşçi hangi davayı ne zaman açacağı hususunda bir avukat ile bu süreci yürütmelidir. Nitekim her iki davanın birbirine etkisi açıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verdiği bir kararında şu ifadeleri kullanarak delil niteliğini belirtmiştir : ”Bu davaların anılan nitelikleri, kendine özgü olmakla birlikte hizmet tespiti davalarından tamamen ayrı, bağlantısız kabul edilemez Zira her iki dava ayrı açılsalar bile verilecek hükümler diğer dava için kesin delil olarak ele alınabilmektedir. Çoğu zaman iç içe ve birbirinin doğal sonucu olarak açılabilmektedirler. Zira işçinin sigortalı hizmetinin tespiti çoğu zaman işçilik haklarını etkilediği gibi, işçilik haklarının tespit edilmiş olması da sigortalı hizmetin tespiti davalarında kesin delil olarak ele alınmaktadır.”

Belirtildiği üzere hizmet tespit davasında alınan bir hüküm işçilik alacaklarında delil olarak kullanılmaktadır. Yine işçilik alacaklarında alınan hüküm, hizmet tespit davasında delil olarak kullanılmaktadır.

İşçi Alacağı, İşe İade Davası ve Hizmet Tespit Davasında Bekletici Mesele

İşe iade davaları da tespit davası niteliğindedir ve somut olaya göre hizmet tespit davası neticesi işe iade davasını etkileyebilir. Örneğin işçinin çalışma süresi ile alakalı bir ihtilaf söz konusu ise işe iade yargılamasını yapan İş Mahkemesi, açılan hizmet tespit davasını bekletici mesele yapmalıdır. İşçinin çalışma süresi işe iade davasında önemli bir husustur ve bu ihtilafın giderilmesi sonrasında işe iade yargılaması yapılmalıdır.

İşe iade davası ile işçilik alacakları davası birlikte açılmış olabilir. Bu halde ise işe iade davasının neticesi diğer dava için önem teşkil eder. Örneğin işçi işe iade edildiği ve yeniden işe başladığı takdirde işçilik alacakları davası birçok talep bakımından konusuz kalacaktır. Bu nedenle işe iade davası bekletici mesele yapılmalıdır.

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi , 2011/866 Esas  ,  2011/1279 Karar

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından  geçerli neden olmadan feshedildiğini belirterek, feshin geçersizliğine ve davacı işçinin işe iadesine, işe başlatmama tazminatı ve boşta geçen süre için ücret ve diğer hakların belirlenmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacı ile davalı arasında iş sözleşmesinin olmadığını, bu sebeple geçersiz fesihten söz edilemeyeceğini ve işe iade talebinde bulunulamayacağını, davacının dava dışı bir şirketin adını taşıyan derginin yayın projesi kapsamında telif ücreti karşılığı çalıştığını, bu derginin davalının bir yayını olmadığını, davacının davalı bünyesinde ve bu proje dışında hiç çalışmadığını, davacı ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi olmadığını, davacının banka hesabına yatan tutarların telif ücreti olduğunu davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece davacı ile davalı arasında hizmet ilişkisi olduğu, davalı işverence iş akdinin  sözlü olarak feshedildiği, fesih için davalı tarafın geçerli bir fesih sebebi bildirmediği  gerekçesi ile feshin geçersizliğine, davacının işe iadesine, işe başlatmama tazminatının davacı işçinin kıdemine göre 4 aylık ücreti tutarında belirlenmesine ve 4 aya kadar boşta geçen süre için ücret ve diğer hakların işçinin başvurusuna rağmen işe alınmaması halinde davacıya ödenmesi gerektiğinin tespitine karar verilmiştir.

Karar davalıca temyiz edilmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 187/b. 5 maddesi uyarınca biri hakkında verilecek kararın diğerine tesir edecek mahiyette olması halinde; birinci davanın her ne şekilde olursa olsun karara bağlanması sonucu, ikinci davanın konusu ortadan kalkacak ise o zaman, bu ikinci davanın birinci dava sonuçlanıncaya kadar ertelenmesi, yani birinci davanın neticelenmesinin, ikinci dava için bekletici mesele yapılması gerekir.

İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresinin, kısaca kıdemini ispat yükü, genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir. İşçi açılan işe iade davası sırasında hizmet süresinin tespiti ile ilgili olarak işe iade isteminden bağımsız olarak hizmet tespiti davası açmış olabilir. Bu durumda  işe iade davasının sonuçlanması, hizmet tespiti davasının sonucuna bağlıdır. Bu nedenle hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması gerekir.

Somut olayda, davacı işçinin işyerindeki hizmet tespiti uyuşmazlık konusudur.

Davacı işçi bu davadan bağımsız olarak hizmet süresinin tespiti için Bakırköy 8. İş Mahkemesine dava açmıştır. Bu dava anılan mahkemenin 2009/362 esasında derdest bulunmaktadır.

Açılan hizmet tespit davası davacının İş Kanunu’ndan doğan işe iade davasını doğrudan  etkilediğinden ve bu istek için ön sorun oluşturduğundan hizmet tespiti davası sonucunun beklenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ile açılan hizmet tespit davası bekletici mesele yapılmadan karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 27.09.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.