Türk Medeni Kanunu’nda boşanma halleri arasında anlaşmalı boşanma hali de düzenlenmiş ve bazı şartlara bağlanmıştır. Anlaşmalı boşanma isteyen eşler öncelikle belirli hususlarda uzlaşmak ve bunu da yazılı bir hale getirmek zorundadır. Bu yazılı evraka anlaşmalı boşanma protokolü denilmektedir ve anlaşmalı boşanmak isteyen eşler mutlaka uzlaşmalarını protokole dökmek zorundadırlar.

anlaşmalı boşanma

Boşanmak isteyen eşler, boşanma şartları hususunda anlaşmalı ve bu doğrultuda anlaşmaları içerir bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlemelidir. Anlaşmalı boşanma protokolünün nasıl düzenlenmesi gerektiği ve içeriğinde nelerin mutlaka bulunması gerektiği hususundaki açıklamalarımız için ilgili yazılarımızı okuyunuz: Anlaşmalı Boşanma Davası Şartları, Süresi, Görevli ve Yetkili Mahkeme

Anlaşmalı boşanma protokolü ile ilgili yazımızı buradan okuyabilirsiniz : Anlaşmalı Boşanma Protokolü Nedir, Neleri İçerir ?

Boşanma Protokolü Ne Zaman Geçerlilik Kazanır ?

Taraflar, boşanma avukatı aracılığıyla anlaşmalı boşanma protokolünü düzenleyecek; aralarında tazminat, nafaka, velayet hususlarında anlaşma sağlamalı ve buna ilişkin olarak düzenledikleri anlaşmalı boşanma protokolünü imzalamalıdırlar. Peki anlaşmalı boşanma protokolü imzalandıktan sonra eşler arasında boşanmaya karar verilmiş ve anlaşmalı olarak boşanılmış sayılacak mıdır?

Bu soruya yanıt vermemiz için öncelikli olarak anlaşmalı boşanma davasının Türk Medeni Kanunu’nda ne şekilde düzenlendiğini incelemek gerekir. Türk Medeni Kanunu’na göre anlaşmalı boşanmak arzusunda olan eşler, aralarında bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlemeli ve bu protokolü hakim huzurunda onaylamalıdırlar.

Yani, eşler aralarında anlaşmalı boşanma protokolünü imzalamış olsalar dahi hakim huzurunda yani duruşmada bu protokolü onayladıklarını ve boşanmak istediklerini beyan taksim escort etmedikleri sürece anlaşmalı boşanma protokolünün herhangi bir bağlayıcılığı olmayacaktır. Çünkü Türk Medeni Kanunu, eşlerin hakim huzurunda boşanma arzularını dile getirmeyi aramıştır. Bu nedenlerle hakim huzurunda onaylanmamış olan bir anlaşmalı boşanma protokolü geçersiz olacak ve bu protokole ilişkin işlem yapılamayacaktır.

Aşağıda sunduğumuz Yargıtay Kararında da taraflardan birisi duruşmada anlaşmalı boşanmaya karşı çıktığını beyan etmiş ve buna göre yargılama yapılmasını, yargılamanın çekişmeli boşanma olarak devam etmesini istediğini beyan etmiştir. Aile mahkemesi de anlaşmalı boşanma protokolü doğrultusunda hüküm kurmuş ve bu karar Yargıtay tarafından bozulmuştur. Anlaşmalı boşanma protokolü , taraflarca hakim huzurunda onaylanmadıkça hükme esas alınamayacaktır. İlgili karar şu şekildedir :

İlgili Yargıtay Kararı

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin (Esas 2010 / 16093 – Karar 2011 / 16738 –  Karar Tarihi 24.10.2011) kararına ulaşmak için : 

YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
2010/16093 E. , 2011/16738 K.
MAHKEMESİ : Kaman Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
29.06.2010
Esas no:2009/242 Karar no:2010/202
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı 24.9.2009 tarihli dava dilekçesi ile anlaşmalı olarak (TMK.md.166/3) davalı ile boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacıya bırakılmasına karar verilmesini, davalıdan herhangi bir nafaka ve tazminat taleplerinin olmadığını belirtmiştir. Yargılama sırasında davalının anlaşmalı boşanmaya karşı çıkması nedeniyle
“dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması” (TMK.md.166/1) nedenine dayalı boşanma davasına dönüşmüştür. Mahkemece tarafların delilleri toplanmış ve Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesi gereğince birlik görevlerini yapmayan, güven sarsıcı davranışlar içerisine giren, eşinin evden gitmesini isteyen, davalı kocanın boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunu belirterek boşanmaya, davacının dava
dilekçesinde nafaka ve tazminat talebinde bulunmadığına dair beyanını gerekçe gösterilerek de yoksulluk nafakası ve tazminat (TMK.md.174/1-2) taleplerinin reddine karar vermiştir. Anlaşmalı boşanma koşulları oluşmadığında, Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2. maddesi uyarınca davaya devam edilip boşanmaya karar verildiğine göre, artık dava dilekçesindeki yer alan davacının anlaşmalı boşanma çerçevesinde beyan ettiği ifade ve taleplerine göre hüküm kurulamaz. Davacı vekilinin 29.6.2010 tarihli celsedeki yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi.24.10.2011

Başkaca Yargıtay kararlarına ulaşmak için sorgulama ekranına buradan ulaşabilirsiniz.